MacBook Pro M2 13” İle İkinci Günüm
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Bu akşam kasabadan kafamızı çıkartıp babaannemlerde yemek yemeye gittik. Epeydir fotoğraf çekmediğimi düşündüm bikaç fotoğraf çekip blog yazayım dedim ve şuan öyle yapıyorum.
Önce biraz bilgi vereyim köyümüz hakkında. Bizim köy insanları bakımından acayip olmasının yanında, aslına bakarsanız yazları bir iki hafta geçirmeyi her zaman istediğim ve isteyeceğim bir yer. Babaannemlerin balkonda sigara içmek mesela, her yazın vazgeçilmezi. Bunların dışında, köyümüzde eskiden kiraz erik elma bilmem ne baya bi fazlaydı ancak artık ahali çilek yetiştirmeye başladı. Birinci planda çilek olunca diğer yetişen meyve ve sebzeler azaldı. Sadece ihtiyaç dahilinde üretilmeye başlandı. Bu yüzden biraz tadı kaçtı ama ekonomik olarak da yükselme gösterdi köyümüz diyebiliriz. Ama biraz acayipleşti, herkes tarlalarda bahçelerde “çelke” denilen klübelerde kalıyorlar yazları resmen. Elektrik su falan çekenler var çelkelere. Ama bir allahın kulu da köydeki evlerine internet bağlatmış değil, orası ayrı.
Şimdi gelelim fotoğraflara. Altlarına ufak tefek açıklamalar ekliyorum, idare edin.
Bizim köye bağ yollarından doğru girerken ( Çavuş Hamamı tarafları işte. ya da pavyon tarafı diye de bilinir :D ) geçtiğimiz mezarlık yolu. Bugün geçerken dedeme de bir selam verdim, özledik be dede.
Gelincik kayaları dediğimiz mistik bir efsanesi olan bi yükselti. Mezarlığın tam karşısında olması da ayrı bi korku veriyor köyün ergen gençlerine. Arada bir ” hadi la mezarlığa doğru gidelim ama korkmak yok ” gibi muhabbetlerin sebepleri arsındadır.
Mezarlığın orda akşam üstleri oluşan manzara. Benim sevdiğim, küçükken bisikletle arada bir gidip izlediğim bir manzara. Hala güzel, hep güzel olacak. Fotoğraf yetersiz tabi bunu görmeye.
Anneannemlerin evin sokağı. Sağda yarım gözüken kapı bahsettiğim ev işte. O sokakta küçükken top oynardık, sol taraftaki evin bahçesine düşerdi top. Al alabilirsen..
Köy harmanı. Harman denilen şey de bu gördüğünüz boşluk işte. Burada patoz atarlar, çocuklar taşlardan kale yapıp iki kale maç yaparlar. Kurban keserler falan. Eskiden daha önemliymiş harmanlar ama şimdi çocuklar anca elinde telefonla harmana gidip birbirine oyundaki seviyelerini gösteriyorlar. Çoğu zaman da düğünlerde havai fişekler buralardan atılır. Köyün üst tarafında bir tane daha var. Hatta orada kara dut var. Ancak fotoğrafı yok şuan elimde. Belki başka zaman.
Yine anneannemlerin evin diğer tarafındaki dut ağacı. Eskiden görkemli bi ağaçtı ama kestiler. Kediler falan tırmanıp hayada ( evlerin önündeki etrafı çevrili bahçelere deniyor ) girmesin diye kesmişler. Eskiden çırpardık uzun sırıklarla. Altına da çuvalların birleşiminden oluşan bi sergi sererdik. Düşenleri topardır yerdik. Şimdi de işte kökü kalmış..
Burası da yeni köy kahvemiz. Önünden çekme fırsatım olmadı ama yine de anlaşılır bence. Harmanın hemen üstündeki yolun kıyısı oluyor burası. Uzun bi süre inşaat halinde kaldı, köy odası falan olacaktı. Oda ne durumda bilmiyorum ama, büyük bi kahve, yanlarında çilek alıp toptancıya veren köylüler, hemen ilerisinde mezarlığa giden yolun sağında da bi çeşmemiz var. Suyu buz gibidir.
Babaannemlerin evin hayat kapısının önünden köye doğru bir bakış diyelim. Eskiden yol topraktı. Yeni yeni taşları dizmişler. Her gittiğimde orasından burasından bişey değiştiriyolar, bi gün bitecek hepsi galiba güzelce.
Bu da babaannemlerin balkondan bi manzara. Hüyükten, yani köyün yukarısındaki devlet hastanesinden köye inerkenki yolun köye girdiği nokta diyelim.
Hayatdan bahsettik, bu da babaannemlerin hayatdaki ekmek yapılan, içinde ocağı falan olan yerin çatısının balkondan görünüşü. Bu bacaya az mı sigara izmariti isabet ettirmeye çalıştık..
Bu yazıda bu kadar fotoğraf yeter diyelim. Daha sonra görüşmek üzere :)
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Merhaba arkadaşlar. Uzun süredir bir şeyler yazmıyordum, zaten çok nadiren girip bir şeyler yazıp çıkıyorum an...
Öncelikle herkese merhaba! Çok uzun bir süredir bloğum aktif değildi ve artık bişeyler yazmak çizmek için tekra...
Bir süredir sık sık Macbook Air’i proje işlerinde ve sunumlarda kullanıyorum. Sizlere bu yazımda 2017 model ...
Merhabalar yeniden! Hemen her yazıya başlarken söylediğim gibi; epeydir bir şeyler yazamıyorum ama yeniden bir şe...
1994'ün Haziran'ında Beyşehir/Konya'da dünyaya gelmişim. O zamanlar, gerek tombikliğim gerek yeşil gözlülüğüm sebebiyle gören herkes tarafından el üzerinde ( hatta defalarca havaya atılıp tutulma gibi ) tutulmuşum.
Bebekliğim Konya'da bir köyde, çocukluğum İstanbul'da geçti. İstanbul'da başladığım iş hayatına doğduğum yer, Beyşehir'de devam ediyorum.
Uzun yıllar çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra 2017’den beri kendi yazılım ve reklam şirketimi kurdum. Geliştirmeye ve değiştirmeye devam ediyoruz.