MacBook Pro M2 13” İle İkinci Günüm
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Duygularımızı ifade etmenin türlü türlü yolları vardır aslında. Kimileri şiirler yazar, kimileri resimler çizer, kimileri oturur yazılar yazar uzun uzun, içten ve samimi. Kimin hangi konuda kendini iyi bulduğuyla ilgili değildir bu, yapmayı sevmesi yeterlidir ve kendini ifade ettiğinde rahatlamışsa olay bitmiştir.
Beste yapmak da böyle bir şey işte benim için. O an ne hissediyorsam, gitarımı elime aldığımda içimdekileri yansıtıveririm. Başkalarının bunları dinlerken aynı şeyleri hissetmesi önemsizdir benim için. Ya da güzel veya kötü bulmalarının bi önemi yoktur. Bir şiiri okuduğunuzda kendinizden ne buluyorsanız onu hissedersiniz. Bu da aynı bunun gibi işte. Ben ortaya bir şeyler koyarım, isteyen benimle aynı duyguları hisseder, kimilerine başka şeyleri anımsatır, kimilerinin eğlendiği müzikle kimileri hüzünlenir.
Ama bir konu var ki, bütün bu samimiyeti ve içtenliği alır götürür. Sanatçı diye nitelendirdiğimiz bazı insanların amacı, istenileni vermek olduğu için, hiç bir zaman sıcak bakmamışımdır onlara. Okadar vahim bir hal almıştır ki, belli bir miktar para için veya daha ön planlara çıkmak için besteler yapanlar, yaptıkları şeye müzik diyenler var oldukça da sıcak bakacağımı sanmıyorum. Elbette bir kitleye ulaşmak ister herkes. Bir tuval çalışması yaptığınızda birilerinin onu incelemesini, yorum yapmasını falan istersiniz. Ya da çalışmalarınızı sergilediğiniz bir ortam yaratmak istersiniz. Bahsettiğim şey bu değil. Bahsettiğim şey, karşılık olarak bir şeyler beklenen sözde sanat yapmak.
Ülkemizde ya topcu ya popcu olacaksın sözü oldukça yaygın ve haklı bir söz aslında. Popülerlik en önemli şey ve bunun altında yatan şey de para. Para? Evet, attığınız her adım para ile paralel olduğu için, illaki her şeyinizi de bu yönde kullanmak mantıklı gelebilir. Öyle ki, ne yazarlar var ekmeğini bu işten kazanan. Başlarda sevdiği için, sonrasında ise iyi para getirecek şeylere yöneldiği için kazanır aslında ekmeğini. Bahsettiğimiz şeyler reklamlar olsa, çok haklı bir durum diyeceğim. Çünkü bir reklam hazırladığınızda, insanların ilgisini çekecek veya aklına kalacak, sevdiği veya hoşlandığı şeyleri ele alırsınız. Bir şekilde dikkat çekmeye ve insanlara istediğini vermeye çalışırsınız. Ama müzik öyle değildir. Türk insanı cinselliği ön planda tuttuğu için şarkılarınızda bu şeylere yer verirseniz, elbette çok daha fazla bir dinleyici kitleniz olur. Bu ne acı bir şey. Oysa ki kendiniz gibi eserler ortaya koysanız, belki değeri herkes tarafından bilinmez ama hem sizi, hem de sizinle gerçekten ilgilenenleri tatmin edersiniz.
Bazı sanatçılar, şimdi isim verip hayranlarını kendime düşman etmek istemiyorum ama, öyle bir çaresiz hale gelmişler ki, müzik dışında şeyler yapıp gündeme gelmeye çalışıyorlar. Bunu geçtik, yaptıkları müzik de muamma. Sen kalk bundan yıllar yıllar öncesinin bilinmeyen şarkılarını al, müziğiyle ayrı bir beste(!) sözleriyle ayrı bir beste (!) çıkar ortaya, sonra da albümüne koy. Ne ala memleket :)
Farklı bir konuya daha değinmek istiyorum. Müzik dinleyenlerin, hatta dinledikleri müziğin gazına gelip de bir enstrumana başlayanların hayallerindeki en önemli şey beste yapmaktır. Bir gün bu dinlediği şarkılar gibi şarkılara sahip olmak, başkalarının değil de kendi şarkılarını dinletmek arkadaşlarına veya seyircilerine, gerçekten güzel bir hayal değil mi? Evet gerçekten de öyle. Benim de okadar yıllık müzik hayatımda amaçlarımdan en büyüğü budur aslında. Daha yazıya başlarken değinmiştim insanın duygularını ifade etme yollarını. Bunun üzerinden gidecek olursak, dinlediğimiz müzikte kendimizi buluruz, önce o şarkıları çalarız, söyleriz, sonra da ona benzer yani (!) tamamen kendimizi ifade eden şarkılar yapmak ve dinletmek isteriz. Tabi kendi şarkılarımızı yapmanın tek yolu da bu değildir. Ama illaki her bestecinin üzerinde bu olayın oldukça etkisi vardır diye düşünüyorum.
Konuyu biraz dağıttık ve gene biraz uzattık sanırım. Demem o ki, beste yapmak müzik insanlarının kendilerini ifade etme şekilleridir. Bestelerimiz sizler için değil, kendimizi rahatlatmak içindir ve tüm samimiyeti de buradan gelir. Belli bir karşılık için sanat yapmaya çalışmak, bu samimiyeti öldürür. Ki zaten ülkemizde de bukadar samimi bir sanatçı olmak oldukça zordur. Müzikle kalın, hoşçakalın.
Nazım YILMAZ
Not: Önceki sitem kapanmadan önce yazmıştım. Yedeğini buldum, yayınlamak istedim.
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Merhaba arkadaşlar. Uzun süredir bir şeyler yazmıyordum, zaten çok nadiren girip bir şeyler yazıp çıkıyorum an...
Öncelikle herkese merhaba! Çok uzun bir süredir bloğum aktif değildi ve artık bişeyler yazmak çizmek için tekra...
Bir süredir sık sık Macbook Air’i proje işlerinde ve sunumlarda kullanıyorum. Sizlere bu yazımda 2017 model ...
Merhabalar yeniden! Hemen her yazıya başlarken söylediğim gibi; epeydir bir şeyler yazamıyorum ama yeniden bir şe...
1994'ün Haziran'ında Beyşehir/Konya'da dünyaya gelmişim. O zamanlar, gerek tombikliğim gerek yeşil gözlülüğüm sebebiyle gören herkes tarafından el üzerinde ( hatta defalarca havaya atılıp tutulma gibi ) tutulmuşum.
Bebekliğim Konya'da bir köyde, çocukluğum İstanbul'da geçti. İstanbul'da başladığım iş hayatına doğduğum yer, Beyşehir'de devam ediyorum.
Uzun yıllar çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra 2017’den beri kendi yazılım ve reklam şirketimi kurdum. Geliştirmeye ve değiştirmeye devam ediyoruz.