MacBook Pro M2 13” İle İkinci Günüm
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Sahilin karşısındaki o meşhur bankta 3 arkadaş var. Oturmuşlar boş boş aralarında muhabbet. Ne konuştukları belli değil. ‘’ Goy goy ‘’ derler kendi aralarında. Saçmalarlar belki arada sırada ama zevklidir de. Zaman nasıl geçer anlamazlar. Önlerinden çay eksilmez hiç. Konuşmaktan ağızları kurudu mu alırlar bir yudum sıcak çaydan. Doymazlar , yetmez ki 1 bardak çay. İki , üç , dört … Konu biter mi hiç ? Sabaha kadar otursalar yine konuşurlar. Oradan buradan. Belki aynı şeyleri başa dönüp sarıyorlardır kim bilir. Çoğu zaman gülerler bu arkadaşlar. Ya da gülmeye çalışırlar belki. Hayatın onları karşı karşıya bıraktığı zorluklara göğüs germek için gülerler belki ama gülmek için bir sebepleri vardır hep. Yoksa çekilir miymiş hiç hayat ? Gülmeden geçer mi bir ömür ? Yeri geldiğinde ağlamayı da bilirler. Çok ağlamış da olabilirler bilmiyorum ama ağlarlar. İçten ağlarlar. Yapmacık görüntüler vermezler. Ağlayınca alkış kıyamet de kopmaz salonda. Yalnızdır bunlar. Üç arkadaştır ya da belki üç adam. Ağladılar mı birbirlerini teselli ederler. Çok paraları da yoktur. Yatları katları alacak kadar zengin değillerdir. Paraları sadece çaya , sakıza , eriğe , üzüme ya da başka ne kadar mutluluk verici şey varsa oraya yeter. Yardımseverdir bunlar. Yalnızları oynasalar da yardımseverdir. Sıcakkanlı , cana yakındır. Görseler parkta çocuklarla misket oynar , salıncağa binerler ama demiştim yalnızlardır. Çoğu zaman tahterevalliye yalnız binerler. Beklerler. Çoğu zaman beklerler. Neyi beklerler ? Neden beklerler ? Ama beklerler. Belki refahı beklerler. Hayata karşı yeniden pozitif olmayı beklerler. Yok canım bunu beklemezler. Gemiyi beklerler. Gelmeyecek diye düşünürler mi hiç ? Olur mu ? Gelecek. O gemi bir gün mutlaka gelecek. Severler bunlar. Delicesine , ölümüne severler. Biri efsane aşıktır. Leyla’sını arar. Bulur çoğu zaman ama kaybeder de. Kaybetmeye alışmıştır belki de kim bilir. Sonunda kaybetse de kazanmaya da alışmıştır. Bir gün dünyayı kurtarır bir gün başını belaya sokar. Sevdiği için her şeyi yapar. Zamanda yolculuk yapıp taş plak bile getirir. Biri ise peşinden koşmayı sever aşkın. Koşar , kovalar , çabalar. Mutlu olmaya hakkı yok mudur onun ? Onun hep mi kalbi kırılacak ? Sevdiğinin peşinden koşmayı bırakın , sevdiği için canını verir. Öyle ki okun önüne atlar. Ölümle burun buruna gelir. Ölür mü peki ? Ölmez. Çıkar Azrail’e meydan okur. Sevdiğimi yarı yolda bırakmam , bırakamam der. Ölmez. Ölümü yener sevdiği için. Elinde bir kitap şiir okur sürekli. Tatlıdır , hırsızdır. Aşk olsun o öyle bir adam mıdır ? Biri ise sadece bir kere çok sevmiştir. O da gidiyorum demiştir. Gidiyorum demiş bir de eklemiştir. Gelmeyeceğim bekleme diye. Onu hiç beklemez bak. Kalbinin belki en derinine saklamıştır onu. Kendi bölgesi vardır onun sahilde. Sallar elini durmaksızın. Bekler , bekler … Babasını bekler. Bekler babasını çünkü babası geleceğim demiştir. Onu bekler sonsuza dek. Bir gün o sahilde gemi sesini duyup çocuk gibi sevinmeyi bekler. Beklemekle kalmaz uğraşır. Bütün dünyanın yükü omzundadır. Nereye giderse gitsin kapının önü gözükür. Genleri bir başkadır. Mucitler , sanatçılar vardır hep ailesinde. O hiç yalan söyler mi ? Var diyorsa vardır. Pamuk şeker pamuk değil miymiş ? O hep öyle bilirdi ya . İlkokuldan beri hediye almamıştır ta ki o üç adamdan biri ona gemi alıncaya dek. Duygulanır. İşte bunlar böyledir. Güldürür , ağlatır , sevdirir , nefret ettirir. Aynı anda birkaç duyguya sokar. Ağlarken gülersin belki ya da kahkaha atarken ağlarsın. Onlar Kireçburnu mahallesinin sakinleri. Onlar Mecnun , Yavuz , İsmail. Şu ana kadar anlattıklarıma inandınız mı ? İnanmayın. Hata yaparsınız. Bunlar küçükken yatağa bağlı kalmış birinin kafasından geçenler olabilir. Biri ağaçtır. Biri balık. Ya da gerçektir bunların hepsi. Biri hırsızdır , biri işsiz. Tek gerçek vardır , bunlar Leyla ile Mecnun’dur. İster gerçek olsun , ister olmasın onlar bizim hep kalbimizdedir. Hepimiz özledik. Çok özledik…
– Bir hayran , bir dost , bir at.
* Alıntıdır.
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Merhaba arkadaşlar. Uzun süredir bir şeyler yazmıyordum, zaten çok nadiren girip bir şeyler yazıp çıkıyorum an...
Öncelikle herkese merhaba! Çok uzun bir süredir bloğum aktif değildi ve artık bişeyler yazmak çizmek için tekra...
Bir süredir sık sık Macbook Air’i proje işlerinde ve sunumlarda kullanıyorum. Sizlere bu yazımda 2017 model ...
Merhabalar yeniden! Hemen her yazıya başlarken söylediğim gibi; epeydir bir şeyler yazamıyorum ama yeniden bir şe...
1994'ün Haziran'ında Beyşehir/Konya'da dünyaya gelmişim. O zamanlar, gerek tombikliğim gerek yeşil gözlülüğüm sebebiyle gören herkes tarafından el üzerinde ( hatta defalarca havaya atılıp tutulma gibi ) tutulmuşum.
Bebekliğim Konya'da bir köyde, çocukluğum İstanbul'da geçti. İstanbul'da başladığım iş hayatına doğduğum yer, Beyşehir'de devam ediyorum.
Uzun yıllar çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra 2017’den beri kendi yazılım ve reklam şirketimi kurdum. Geliştirmeye ve değiştirmeye devam ediyoruz.