MacBook Pro M2 13” İle İkinci Günüm
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden bir yazı ile buradayım!
Mevzu bahsimiz M2 çipli MacBook Pro cihazımız malum, güzel şeyler konuşacağız genel olarak. Uzun bir süredir MacBook kullanmadığım için işletim sistemindeki genel kullanım farklarından da bahsedeceğim daha önceki versiyonları göz önüne alarak. E hadi başlayalım bakalım!
Öncelikle,
Apple ekosistemine tekrar girmek güzel. Ancak bazı şartlardan dolayı 8-256 versiyonuna geçiş yapmak zorunda kalmak birazcık sıkıntıya sokacak gibi ama henüz bir problem yaşamadım bakalım. Şöyle ki, kullanımımdan bahsedecek olursak neredeyse tüm Adobe yazılımlarını aktif olarak kullandığımı söyleyebilirim. Bunun üzerine de VSCode ile de kod yazıyorum. Bilgisayar ile ikinci günüm, herhangi bir problem yaşamadım. Tek problemim suanda İngilizce klavyeye sahip olması. Bunun dışında ise herkesin tahmin edeceği üzere cihazın sadece iki adet type-c girişine sahip olması.
Geçtiğim bilgisayardan da bahsedelim. Daha önce de bloğumda bahsetmiştim Asus Ron Strix cihazımdan. 32 ram’e yükselttiğim ve ekstradan 1TB da m2 ssd yükseltmesi yaptığım bilgisayarımdan mp m2 ye geçmemdeki en büyük sebep Apple ekosistemi ve uzun giden şarj durumu. Öyle zamanlar oluyor ki katıldığım toplantılarda priz arıyorum, ekran parlaklığı yetersiz kalıyor, iPhone cihazım ile etkileşimde zorlanıyorum gibi gibi sebepler beni bu duruma epeydir itiyordu zaten. Ancak bu cihaza geçtikten sonra farkettim ki çok fazla sebep varmış bu cihaza geçmemi gerektirecek. Mesela ekran kalitesi. Diğer cihazın ekranı 144hz olsa da, renkleri bir türlü doğru alamıyordum. Bir çok ayarlama vesaire yapmama rağmen doğru renkleri alıp çalışabilmek için mutlaka bir monitöre bağlayıp çalışıyordum. Şu anda bu cihazda gayet net ve olabildiğince doğru renkler alabiliyorum.
Bir diğer yandan, klavyesi baya iyi. Herkes bilir ki en iyi klavye ve touchpad zaten macbook’larda, ama lafta değil gerçekten öyle. Klavyeyi geçtim, touchbar da gayet keyifli. Ben biraz keyfine düşdük bir insanım, çalışırken konfor ve böyle farklı eğlenceler arayan biriyim. Bu sebeple de gayet keyifli buluyorum apple cihazlarını.
Kullandığın bilgisayarın şarj aletini evde ya da ofiste bırakmak çok güzel bir duygu. Düşünün, kapağını kapat at çantana. İstediğin yerde aç, devam et. Şarjın bitmeye yakın şarja koy dolsun. Elektriğe takılı olmadığı için performansı düşen Windows cihazların aksine, şarjda mı pilde mi hiç farketmiyorsun, tıkır tıkır çalışıyor. Şarjı da şuanki hesaplarıma göre benim kullanımımda yani güç gerektiren yazılımları orta ağırlıkta kullandığımda en azından 6-7 saat gidiyor.
MacOS iyileştirmelerine gelince.. Çok fazla bir fark olmasa da Ventura yı sevdim diyebilirim. En büyük değişiklik sanırım Ayarlar sayfasında ve sağdaki saate tıkladığınızda gelen alanda olmuş. Ek olarak, belki benim cihazım m2 olduğu içindir bilemiyorum ama performans olarak daha akıcı ve net olduğunu söyleyebilirim. Ekran çözünürlüğü ayarlanabiliyor, benim kullandığım zamanlarda ayarlanamıyordu. Bir de, ekranın sürekli açık kalması için üçüncü parti uygulama kullanmak zorundaydık, artık öyle bir ihtiyacımız kalmamış o taraftaki ayarları genişletmişler.
Olumsuz şeylerden bahsedecek olursak, yukarıda da bahsettiğim üzere 8-256 çok akılcı bir seçim olmayacaktır. En azından 16-512 seçimini yapmak iyi bir iş bilgisayarı olarak kullanmanıza olanak sağlayacaktır. Ben suanda ram konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamadım ancak 4k videolar düzenlerken illaki bazı yavaşlıklar yaşayacağım, öngörebiliyorum. Bunun haricinde, disk boyutunun düşük olması benim için çok büyük problem değil ancak sadece iki adet type-c girişi olması, benim her müşterim için ayrı ayrı hazırladığım harici disklerimi kullanmamda zorluk yaratıyor diyebilirim. Type-c durumu haricinde, tüm disklerim -ki yaklaşık 11-12 adet- Windows ile kullanıma uygun olarak biçimlendirildiği için, mp ile diskleri sadece okuyabiliyorum, dosya yazamıyorum. Yazabilmek içinse üçüncü parti yazılımlar kullanmam ya da tüm disklerimi tekrar biçimlendirmem gerekiyor. Bütün bunlar da işimi yavaşlatacak bazı problemler.. Ama yine de şirkette kullandığımız yüksek kapasiteli Nas cihazımız sayesinde arşivlerimi daha kolay düzenleyebileceğim için çok aldırış etmedim bu cihaza geçerken.
Sonuç itibari ile, M2 çipli güncel bir MacBook Pro ya geçmiş olmak güzel hissettiriyor. Önerir miyim, evet öneririm.
Tekrar görüşmek üzere! Uzun kullanımla alakalı tekrar bir yazı yazmayı düşünüyorum bu arada, belki orada görüşürüz.
Hoşçakalın!
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Merhaba arkadaşlar. Uzun süredir bir şeyler yazmıyordum, zaten çok nadiren girip bir şeyler yazıp çıkıyorum an...
Öncelikle herkese merhaba! Çok uzun bir süredir bloğum aktif değildi ve artık bişeyler yazmak çizmek için tekra...
Bir süredir sık sık Macbook Air’i proje işlerinde ve sunumlarda kullanıyorum. Sizlere bu yazımda 2017 model ...
Merhabalar yeniden! Hemen her yazıya başlarken söylediğim gibi; epeydir bir şeyler yazamıyorum ama yeniden bir şe...
1994'ün Haziran'ında Beyşehir/Konya'da dünyaya gelmişim. O zamanlar, gerek tombikliğim gerek yeşil gözlülüğüm sebebiyle gören herkes tarafından el üzerinde ( hatta defalarca havaya atılıp tutulma gibi ) tutulmuşum.
Bebekliğim Konya'da bir köyde, çocukluğum İstanbul'da geçti. İstanbul'da başladığım iş hayatına doğduğum yer, Beyşehir'de devam ediyorum.
Uzun yıllar çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra 2017’den beri kendi yazılım ve reklam şirketimi kurdum. Geliştirmeye ve değiştirmeye devam ediyoruz.