MacBook Pro M2 13” İle İkinci Günüm
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
LG telefonlar ile başım dertte arkadaşlar. Daha önceki yazılarımdan birinde anlatmıştım, ekran sararması meselesi aldı başını gitti. Sonra alıştım o sarılığa, uzun süredir o şekilde kullanıyordum. Bir gün geldi çattı LG G3 telefonumu laps diye bilinçsiz şekilde yere dikine attım. Ekran paramparça tabi..
Tanıdık bir telefoncuya götürüp ücretini ve telefonu verip değiştirelim abi dedim. Bekledim, bekledim.. ( tanıdık olunca işler çok hızlı ilerliyor tabi ) Sonra beyaz model telefonuma siyah modelin ekranını taktılar. Neyse dedim, arka kapağı da siyah yaparız siyahmış gibi kullanırız falan. Bi yarım saat sonra farkettim ki ekran orjinal değil, klavyede hızlı yazı yazamıyorsunuz. Yazmaya kalktığınızda kafasına göre harfler ekliyor falan. Hatta şarja takınca telefonu kullanamıyorsunuz kafasına göre tıklıyor oraya buraya. 24 kere falan dayımı aradı telefon. Sonunda aramayı bırakınca kendim tekrar aradım; dayı dedim nasılsın halin hatrın nasıl? Dedim telefon bir şey mi ima ediyor falan ama iyilermiş, standart devam ediyorlarmış.
Neyse, telefoncuya götürdüm telefonu. Dedim böyle böyle, bu ekran böyle olmayacak, kullanamıyorum ne yapıcaz? Tamam dediler, yarın sipariş verelim yeni ekranı, ertesi gün gelsin değiştirelim ücretsiz bir şekilde bir daha. O zamana kadar da ekranı falan çizilmesin dikkat et, yoksa geri veremeyiz bunu dediler. Eyvallah dedim o zaman bekliyorum ben haber edersiniz.
Değiştirecekleri gün geldi çattı, sabah iş yerinin önüne arabayı park ettim. Arabadan inmeden bi parfüm sıkayım dedim, torpidoya uzanırken falan cebimde hareket etmiş telefon dışarıya doğru çıkmış. Parfümden sonra kapıyı açıp inerken hepi topu 40-50 cm yükseklikten yavaşca kaydı yere telefon. Bi aldım elime, alt sol köşe çatlamış tek çizik. Sağ üst ezilmiş falan, bi tuhaf olmuş. Haydee dedim..
Tekrar telefoncunun yolunu tuttum o akşam. Dedim böyle böyle yaptık, geri almazlar mı? Almazlar. Yapacak bişey yok, istersen ücretiyle yenisini sipariş verelim değiştirelim. Yok dedim, biraz böyle kullanayım madem, olmadı telefonu değiştiririm.
Ertesi gün kulaklık takıp müzik dinliyim dedim. Kulaklığı bi taktım ses yok. Farklı kulaklıkla denedim, yok. Ses sistemine taktım, yok.. Normalde çalışan kulaklık çıkışından ses gelmiyor arkadaş! Ekranı takarken çok titiz çalışmışlar, lüzumsuz olan kulaklık çıkışını iptal etmişler sağolsunlar. Ben de bi fazlalık var diyordum. Şimdi tüy gibiyim, ses seda yok. Hayırlısı bakalım dedim.
Bu akşam da yine bir arkadaşımla bir kafede birer çay içelim öyle gidelim eve dedik. Hesabı öderken elimden telefon kaymasın mı? ( kaymasın lan, kaymasın ya.. ) Yere düşen telefonu aldım hiç ekranına bile bakmadan koydum cebime. Eve geldim yemek falan yedikten sonra bi baktım ki o sol alt köşedeki çatlağa bir yenisi daha eklenmiş. Hafiften de ekran gene çatlamış. Ama dokunmatik falan çalışıyor.
Sizce bir hafta içerisinde 3 kere aynı telefonu düşürüp ekrana zarar vermek, nasıl bir duygudur? Allah göstermesin :)
Bu aralar bir şanssızlık var üzerimde. Arabayı oraya buraya vurmaktan vazgeçip telefona geçtim bu sefer. Telefondan sonra nereye geçeceğim bilemiyorum. Kolu bacağı kırmazsak iyidir. Bu arada, bu telefonu en kısa sürede değiştireceğim artık. Gidip Xiaomi Mi 5 Pro alacağım. Size de öneririm. 1500 küsür liraya iPhone 6s’i bile tokatlayan telefon yapmışlar. Sağlam, sevdim.
Kendinize iyi bakın,
Tekrar görüşmek üzere!
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Merhaba arkadaşlar. Uzun süredir bir şeyler yazmıyordum, zaten çok nadiren girip bir şeyler yazıp çıkıyorum an...
Öncelikle herkese merhaba! Çok uzun bir süredir bloğum aktif değildi ve artık bişeyler yazmak çizmek için tekra...
Bir süredir sık sık Macbook Air’i proje işlerinde ve sunumlarda kullanıyorum. Sizlere bu yazımda 2017 model ...
Merhabalar yeniden! Hemen her yazıya başlarken söylediğim gibi; epeydir bir şeyler yazamıyorum ama yeniden bir şe...
1994'ün Haziran'ında Beyşehir/Konya'da dünyaya gelmişim. O zamanlar, gerek tombikliğim gerek yeşil gözlülüğüm sebebiyle gören herkes tarafından el üzerinde ( hatta defalarca havaya atılıp tutulma gibi ) tutulmuşum.
Bebekliğim Konya'da bir köyde, çocukluğum İstanbul'da geçti. İstanbul'da başladığım iş hayatına doğduğum yer, Beyşehir'de devam ediyorum.
Uzun yıllar çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra 2017’den beri kendi yazılım ve reklam şirketimi kurdum. Geliştirmeye ve değiştirmeye devam ediyoruz.