Selamlar arkadaşlar. Arada sırada boşluk buldukça kafa dinlendirmek, dağıtmak adına yabancı dizi izliyorum. İzlediğim takip ettiğim veya çok önceden izlediğim ama burdan tavsiye etmek istediğim bir kaç diziyi şimdi ele alıcam. Önce Türk dizilerinden başlayalım da ayıp olmasın. Zaten çok azdır izlenebilecek kadar düzgün Türk dizisi sayısı.
Leyla ile mecnun dizisini anlatmama ne kadar gerek var bilmiyorum ama, az da olsa bahsedeyim. Olağanüstü olaylardan bahsediliyor dizide. Olağanüstü derken, hayal ürünlerinin bolca olduğu bir dizi. Mesela gece rüyaya giren dede bikaç bölüm sonra Mecnun’la aynı yatakta yatıyor falan filan. Aşırı uç bi komedi var ortada. Çok saçma şeyler görüyosunuz diziyi izlerken ama ne kadar güldüğünüzün haddi hesabı yok. Sağlam bi senaryo, sağlam oyunculuklar, sağlam tema, sağlam cast, sağlam kurgu, kaliteli produksiyon falan filan birleşmiş dizide.
Dizi yayından kaldırıldı tabi 103. bölümü yayınlandıktan sonra. Gezi olaylarına denk geldi sezon finali, dizi finali gibi bişey oldu. Tadı damağımızda kaldı. Çok malca bir şey oldu o ara.. Zaten Türk milletine fazlaydı bu dizi. Gitsinler adını feriha koysunlar, kitapları dizi yapayım diye bok edip millete izletsinler.
Bu dizi de leyla mecnun gibi uç bir komedi içeriyor. Absürt komedi deniyor bu olaya zaten. Üç oyuncu kendi hayatlarını dizide canlandırıyorlar. Gene sağlam kadro ve sağlam produksiyon sonucu ortaya çıkan bir dizi. Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Sadi Celil Cengiz’in kendilerini oynadığı dizide her bölümde ayrı bir heves ayrı bir hava oluyor. Leyla ile Mecnun’un aksine diziyi sansürsüz izlemelisiniz ki tat alasınız. Orası burası bipli bölümleri izlemek hoş olmuyo, tecrübeyle sabit. 3 kere falan baştan başlayıp bitirmiş biri olarak tam böyle güzel bi boş vaktim olsa yeniden başlayıp tekrar bi bitireyim diyorum ama vakit yok. Herkese tavsiye ederim, ciddi anlamda ilk bölümleri beğenmeseniz bile bikaç bölüm daha izleyin, sonra karar verin.
Kardeş payı dizisinde yine İşler Güçler ekibi yer almış. Sadi Celil Cengiz hariç neredeyse tüm ekip yine Kardeş Payı dizisinde birleşmişler. Çok da güzel olmuş. Ne eski diziye dair izler var, ne de kaliteden ve komediden ödün vermişlik var. Yine aynı adamların yaptığı bir iş ama işler güçler ve bu dizi karşılaştırıldığında bambaşka bi komedi bambaşka bir dizi olduğunu göreceksiniz. Bir de, ilk diziye nazaran, daha kaliteli efektler kullanılmış ve ortada bir tecrübe edinmişlik var. Kendilerini kamera karşısında oynayan oyuncular, başka karakterlere bürünmeyi de en az işler güçlerdeki kadar başarılı bir şekilde gerçekleştirmişler. Zevkle izliyorum, izlemeye devam edicem. Bugün vardı hatta tv de ama ben sansürsüz izlemeyi tercih ettiğimden startv nin internet sitesine düşmesini bekliyorum şahsen.
Gelelim yabancı dizilerimize. Ha eklemeden edemicem şu konuyu; türk dizileri gerçekten saçmasalak içeriklerle çıkıyor insanların karşısına. Ama işte aralarından tek tük çıkıyor böyle kaliteli yapımlar. Biz istemez miydik burada hep türk dizilerini yazalım anlatalım gurur duyalım? Ama yok, az var, ama olsun öz var.
Bu dizide tarihin derinliklerine iniyoruz. Bambaşka diyarlarda bambaşka hikayelerle gerçekçi bir dizi izleme fırsatı veriyor bize. Ve gerçekten sürükleyici ve hayran bırakıcı bir dizi. Oyunculuk gayet sağlam ve produksiyon da öyle. DaVinci’yi duymayan etmeyen yoktur zaten. Başlayın birinci bölümden, gerisi gelir zaten, emin olun. Pek fazla bişey söylemeye gerek yok, tavsiye edebileceğim en iyi dizilerden birisidir. Türkler de var içinde, çoğu yerde Osmanlı, Türkler vs geçiyor dizide. Hele ki tarih merakınız varsa, mutlaka izleyin derim.
Breaking Bad’i bilmeyi bırak, şöyle bi izlemeyen adam gerçekten ama gerçekten o kadar çok şey kaybetmiştir ki. Yine de kişiden kişiye değişebilir bu fikir ama, şöyle söyliyim, beni sadece ve sadece bu dizi kilitlemiştir ekranın başına. Diziden biraz bahsedelim;
Bir adam, maddi sıkıntıda olan bir ailenin babası, öğretmen, kimyacı ve ölümcül bir hastalığı var. Eski öğrencilerinden biri metamfetamin işinde. Eşinin kız kardeşinin kocası polis, narkotikten. Hastalığının tedavisi için para gerekli, tedavi olsa bile çok yaşamayacak. Ailesini bir sürü borçla bırakmak yerine, geleceklerini garantileyip ölmeyi tercih ediyor. Sonra işler büyüyor, çok acayip yerlere geliyor. Dahasını anlatmayacağım, benim bile şuan tekrar izleyesim geldi. Böyle diziler yok işte türkiyede. Anca sitkom yapsınlar, onun da ölü komedisini yapsınlar. Neyse..
Yıldız Geçidi ( Stargate ) serilerinin hepsi muhteşem diziler ve uzun soluklu diziler. SG-1 10 sezon mesela. Atlantis 5 sezondu sanırım. Bilimkurgunun babaları diyebilirim. Daha önce de bir yazı yazmıştım bu diziyle alakalı galiba ama yeniden yazmam şart. Şöyle söyliyim, adamlar tüm dünyadan habersiz dünyayı kurtarıyorlar ve bunu defalarca yapıyorlar. Bütün herşeyi çok güzel bir şekilde mantığa oturtmuşlar senaryoda. Teknoloji, Tarih, Komedi falan ne ararsan yeterli miktarda var. Ekip ruhu var, macera var, merak var, var oğlu var. Sürükleyici bir dizi gerçekten. Ben mesela leblebi gibi Stargate izliyorum. Konya’dayken de çok izlerdim. Hatta zaten orda izlemeye başladım. Ama ben hata yapıp önce Atlantis’i izlemiştim. Önce SG-1 izlenmeliymiş bunu SG-1 izlemeye başlayınca anladım. Şuan 7. sezondayım SG-1 de. Bitirip Universe’e başlamayı düşünüyorum. Eğer bilim-kurgu seviyorsanız, ” bilim-kurgu olsun ama çok saçma olmasın abi, ne o öyle acayip acayip şeyler, mantıksız mantıksız olaylar ” diyorsanız, açın Stargate izleyin. Ama izlerken kaç yılında çekildiğini de öğrenin, bi düşünün, öyle izleyin.
Dizi ciddi anlamda sarıyor. Teknoloji ile içli dışlı iseniz ve macera seviyorsanız, tam size göre. Çoğu aksiyon ve bilim-kurgu dizilerinden farklı ve kaliteli diyebilirim. Revoulation var mesela, ilerledikçe saçmalıyorlar dizide. Halbuki çok güzel bi birinci sezon izlemiştik. Ama Person of İnterest öyle değil. Sezon finalleri ayrı bi olay, ilk bölümleri ayrı bi olay. Gerçekten müthiş bir ilerleyişi var.
Bir makine var ve yedi gün yirmidört saat halkı izleyip yorumluyor. Makine yapay zekaya sahip. Canları tehlikede olan insanları önceden belirleyip, sosyal güvenlik numaralarını eski asker ve bir yazılım uzmanından oluşan bu iki kişilik ekibe veriyor. Bunlar da o kişinin hayatını kurtarmaya çalışıyorlar. İmkanları ve paraları limitsiz. Her imkana sahipler ve gerçekten de büyük işler çeviriyorlar. Zaten izleyin yaptıkları şeyleri, ” of bu ne lan süper dizi ” diyeceksiniz. Ve türk mantığıyla izlemeyin bu diziyi, mantıksız hiç bir şey yok. Gerçekten.
Uzun zaman önce izlemeye başladığım ve çok sevdiğim bi dizidir. Çok fazla sezon izledim, bi şu son sezon kaldı sanırım. Bir kaç bölüm de izlemişimdir hatta ama nerde kaldığımı unuttuğumdan ve diğer dizilere sardığımdan aksattım. Ama çok sezon izlediğim için biraz ara vermeyi düşündüm zaten. Biriktirip öyle izleyeyim dedim. Çünkü Supernatural’in yeni bölümünü beklemek ciddi anlamda eziyetti benim için.
Dizide Dean ve Sam doğaüstü varlıklara karşı direniyorlar. Ruhlar, Melekler, Şeytanlar bilmem neler, çok güzel bi hikayeye oturtulmuş ve işleniyor. İlk sezonu pek seven yok ama benim en sevdiğim sezonlardan biridir diyebilirim. Özellikle tüm dizideki müzikler şahane. Müziklerine bayılıyorum, müzikleri koydukları yerlere bayılıyorum, tam bir moda sokuyorlar adamı ciddi anlamda. İzleyin, cidden izleyin. Oturun bikaç günde bir iki sezon bitirirsiniz, bu kadar diyorum.
Ev arkadaşım bitirmeye çalışıyor, o sebepten aklıma geldi buraya da yazıyorum. Çok eskiden izlemiştim bitirmiştim diziyi zaten ben ama sağlam dizidir ciddi anlamda. İzlediğim diziler arasında kurgusu en iyi dizi diyebilirim. Dizinin finalinde tuhaf oluyorsunuz ama benden söylemesi. Ah be diyorsunuz.. Gözleri dolanlar bile olabilir. Eğer izlemediyseniz bu güne kadar, gidin bi bakın fikriniz olsun, bişey kaybetmezsiniz. Eski dizi diye de izlememezlik etmeyin derim. Çoğu yeni dizide o tadı bulamayacağınızın garantisini verebilirim.
Dizinin hikayesinden bahsedecek olursak eğer; bir adamın kardeşi haksız yere hapse giriyor. Sonra bu vücuduna hapishanenin planlarını dövme yaptırıp bi suç işleyip içeri giriyor kardeşinin yanına. Sonra kaçırmaya çalışmacalar falan derken, olaylar öyle yerlere geliyor ki hayret edersiniz.
Bugünlük bu kadar yeter diyelim. Aslında anlatacak bir kaç dizi daha var ama, hem yazı baya uzun oldu hem beynim sulandı biraz. Sigarayı çok içmeye başladım gene, ne olucak böyle bilmiyorum. Tekrar başka bir yazıda görüşmek üzere diyelim, bitirelim.
Kendinize iyi bakın, tekrar bekleriz efendim :)
Merhabalar! Instagram kullanıcı adımı değiştirdikten sonra artık şu blog işine bi el atayım istedim ve yeniden...
Merhaba arkadaşlar. Uzun süredir bir şeyler yazmıyordum, zaten çok nadiren girip bir şeyler yazıp çıkıyorum an...
Öncelikle herkese merhaba! Çok uzun bir süredir bloğum aktif değildi ve artık bişeyler yazmak çizmek için tekra...
Bir süredir sık sık Macbook Air’i proje işlerinde ve sunumlarda kullanıyorum. Sizlere bu yazımda 2017 model ...
Merhabalar yeniden! Hemen her yazıya başlarken söylediğim gibi; epeydir bir şeyler yazamıyorum ama yeniden bir şe...
1994'ün Haziran'ında Beyşehir/Konya'da dünyaya gelmişim. O zamanlar, gerek tombikliğim gerek yeşil gözlülüğüm sebebiyle gören herkes tarafından el üzerinde ( hatta defalarca havaya atılıp tutulma gibi ) tutulmuşum.
Bebekliğim Konya'da bir köyde, çocukluğum İstanbul'da geçti. İstanbul'da başladığım iş hayatına doğduğum yer, Beyşehir'de devam ediyorum.
Uzun yıllar çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra 2017’den beri kendi yazılım ve reklam şirketimi kurdum. Geliştirmeye ve değiştirmeye devam ediyoruz.